TARIMSAL ÜRETİCİ BİRLİKLERİ DENETİMİ

Tarımsal üretici birlikleri ile merkez birliklerinin denetimini gerçekleştirecek olan bağımsız denetçiler, bundan böyle Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu tarafından yetkilendirilecek.

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Tarım Reformu Genel Müdürlüğü, 5 Ocak 2018 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Tarımsal Üretici Birlikleri ile Tarımsal Üretici Merkez Birliklerinin Denetlenmesi Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ile yapılan değişikliklere ilişkin bir bilgilendirme yaptı.

Buna göre, yönetmelikte yapılan değişiklik ile birlikte üretici birliklerinin bağımsız denetimini gerçekleştirecek olan bağımsız denetçilerin yetkilendirilmesi işi, 660 sayılı Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunun Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’ye uygun olarak Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumuna verildi.

Açıklamada, şunlar kaydedildi:

“Üretici birliklerinin bağımsız denetimi 05.01.2018 tarihinden itibaren Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu tarafından yetkilendirilen bağımsız denetçiler ile bağımsız denetim kuruluşlarınca yapılacağından dolayı, daha evvel Bakanlığımızca verilmiş olan yetki belgelerinin herhangi bir geçerliliği kalmamıştır.

Bundan böyle, bağımsız denetçilerin yetkilendirilmesi Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu tarafından kendi mevzuatına göre yapılacaktır. Bu sebeple; üretici birliklerinin denetimini gerçekleştirecek olan bağımsız denetçilerin mutlak surette http://bagden.kgk.gov.tr/ adresinde yer alan ‘Bağımsız Denetçi Resmi Siciline’ kayıtlı olması gerekmektedir. Bu sicile kayıt olma konusundaki iş ve işlemler ise Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu tarafından yürütülmektedir.”

Tarımsal Üretici Birlikleri ile Tarımsal Üretici Merkez Birliklerinin Denetlenmesi Hakkında Yönetmeliğe eklenen “Eski Sözleşmelerin Durumu” başlıklı Geçici 1’inci maddesine atıf yapılan açıklamada, değişiklik Yönetmeliğinin yürürlüğe girdiği 05.01.2018 tarihinden itibaren üç ay içerisinde, Yönetmeliğe uygun olarak yenilenmeyen sözleşmeler ile bağımsız denetçi resmi siciline kayıtlı olmayanlar ile yapılmış olan sözleşmelerin geçersiz olacağı vurgulandı

Teklif için bizimle iletişime geçebilirsiziniz. 

SUSİTİMAL DENETİMİ

 

Çalışanlarınız / Ortaklarınız/ Yöneticileriniz Suistimal Yapabilirler mi ?

Bu soruya ne yazık ki ” Hayır ” demek her zaman mümkün olmamaktadır.  Ülkemizdeki işletmelerin  büyük çoğunluğu aile şirketleri yada şahıs şirketlerinden oluşmaktadır. Kurumsallaşma aşamasında olan bu tarz şirketlerin çoğunda profesyonel yöneticiler olmakla birlikte yönetim kurulları aracılığı ile kontrol yine ailede /şahısta bulunmaktadır. bu şirketlerin önemli bir bölümünde ise etkin denetim mekanizmaları mevcut değildir. ayrıca bu şirketlerin mali büyüklüklerine de bakıldığında bir çok sermeye şirketinden çok daha büyük oldukları görülmektedir.  Şirketlerde iç denetim mekanizmaları bulunmadığından yada etkin işlemediğinden  hile ve suistimal risklerini yeterince değerlendirilememektedir.  Yapılan araştırmalar uluslararası boyutta şirketlerin günlük gelirlerinin %6-7 sini çalışan hileleri yoluyla kaybettiklerini göstermektedir. Şirketlerle aynı şekilde, kooperatifler, kar amacı gütmeyen kurumlar, sendikalarda da aynı şekilde yüksek suistimal riski bulunmaktadır.

Suistimal Çeşitleri:

– Çalışan Hileleri,

– Yönetici Hileleri,

– Üretim ve Tedarik Hileleri,

– Müşteri Hileleri,

Suistimal Denetimi Nedir

Suistimal denetimi, bağımsız denetimden çok daha farklı enstrümanları kullanarak, doğrudan suistimal riski yüksek alanların ,  sonradan denetim tekniklerinden çok daha farklı denetim teknikleri incelenmesi sonucu suistimal denetimi yapılır ve tespit edilen suistimalleri raporlanır. Ancak bu raporlama ileride suistimal olmayacağı anlamına gelmemektedir, yapılması gereken etkin iç kontrol sisteminin kurularak suistimaller yapılamadan önlenmesi olmadır.

 

KONUTTA KDV İNDİRİMİ VE TÜKETİCİNİN KDV İADE HAKKI

 

Bilindiği üzere, Bakanlar Kurulu Kararı ile ( artık Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile) konut satışlarının artırılması amacı ile KDV oranında indirimler yapılmaktadır, en son bazı vergi kanunları ile ilgili 2018/11674 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararındaki geçici 3.maddede “…Bu kararın 1 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen vergi oranına tabi konutların 31.10.2018 tarihine kadar (bu tarih dahil) teslimlerinde, aynı fıkranın (c) bendinde belirtilen vergi oranı uygulanır.” şeklindedir. Buna göre; uygulanmakta olan %18 oranına tabi konut teslimlerinin KDV oranı  31.10.2018 tarihine kadar %8 uygulanması kararlaştırılmıştır” şeklindeki düzenleme ile konutta % 18 olan KDV,  31 Ekim 2018 tarihine kadar satış ve teslimleri yapılmış olan konutlarda % 8 olarak uygulanacak ve fatura % ( KDV üzerinden düzenlenecektir.

Bu durumda, KDV indirimi öncesi, satış sözleşmesi yapılmış ve 31 Ekim 2018 tarihine kadar teslim edilen konutlardaki % 10 oranındaki KDV’nin sebepsiz zenginleşmeye sebep olmaması açısından, ya konut alan tüketiciye iadesi yahut % 10 oranındaki KDV kadar satış bedelinden iskonto yapılması gerekmektedir.  2009 yılında Bakanlar Kurulu kararı ile % 18 den geçici olarak % 8 e düşürülen KDV nedeni ile karar süresi kapsamında teslim edilen konutlardaki % 10 oranında KDV indirime tekabül eden tutarın,  sebepsiz zenginleşmeye neden olacağından, müteahhit tarafından tüketiciye iade edilmesi gerekeceğine ilişkin bidayet mahkemesince karar verilmiş,  karar   Yargıtay 13 Hukuk dairesince onanmış yine karar düzeltme talebi de Yargıtay 13 Hukuk dairesince ret edilerek konu ile ilgili yargı kararı kesinleşmiştir. Bu bakımdan, KDV dahil fiyattan ( sözleşmede açıkça tutara KDV dahil değildir ibaresi mevcut değilse, tutara KDV dahildir), müteahhit ile anlaşarak ödeme yapan ve konutlarını 31 Ekim 2018 tarihine kadar teslim alan tüketicilerin, KDV iadelerine ilişkin hususu değerlendirmeleri menfaatlerine olacaktır.  KDV iade tutarında dava açmak için hak düşürücü sürenin de 5 yıl olduğunu hatırlatalım.

Zorunlu Olduğu Halde Bağımsız Denetim Yaptırılmaması Neler Getiriyor

6102 Sayılı TTK’nın denetime ilişkin hükümlerine göre bağımsız denetim yaptırmamanın sonuçları şöyle özetlenebilir;

1- Denetime tabi olduğu hâlde, denetlettirilmemiş finansal tablolar ile yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporu, düzenlenmemiş hükmündedir. (TTK Md. 397/2)
2- Finansal tabloların düzenlenmemiş sayılması, mali tabloların genel kurul tarafından incelenmesi, tartışılması ve ibrası yapılamaz.

Peki Finansal tabloların düzenlenmemiş sayılması hangi sonuçları doğuruyor;
– Kar dağıtımı yapılamaz,
– Sermaye artırılamaz,
– Sermaye azaltılamaz,
– Fon sağlayan şirketlere ( Kredi verenler vb ) mali tablolar verilemez.. Mali tabloları, YMM veya Mali Müşavir tasdik edemez.

Peki seçilen denetçinin  web sitesinde yayınlama zorunluluğuna uyulmaması halinde ne gibi yaptırımlar mevcut;
Para cezası (günlük 20 TL -100 TL, 300 gün 6.000 TL) ve Özel Usulsüzlük Cezası ( TCK 52/1 göre 30.000,00 TL )

Yukarıdaki yaptırımların hepsi önemli ve ciddi yaptırımlar olup, şirket yöneticilerin bu hususlara dikkatli olması önem arz etmektedir

 

 

Aktüerya Hesaplamaları

Aktüer hesaplamalarını kısaca açıklamak gerekirse,   genelde sigorta alanında kullanılan  bir kaza, hastalık yahut ölüm nedeni ile meydana gelen zararın, zarar göre kişi hayatta ise kendisi ile ilgili eğer hayatta değilse ( iş kazası, trafik kazası vb gibi durumlarda vefaat ettiyse) destekte bulunduğu kişilerin zararının tespiti ile ilgili yapılan VARSAYIMSAL hesaplama mantığına dayanan zarar tespit hesaplamalarıdır.

Bu hesaplamaların başlıcaları ve en çok kullanılanları

1- İş kazası sonucunda kalıcı ve geçici maluliyete ilişkin Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Hesaplamaları

2- Haksız fiil (cinayet, yaralama, mala zarar verme vb) nedeni ile zarara uğrayan kişi ile ilgili kişi hayatta ise Meslekte Kazanma Gücü Kaybı, hayatta değil ise Destekten Yoksun Kalma Tazminatı

3- Trafik kazalarında, mağdur kişi ile ilgili Meslekte Kazanma Gücü Kaybı, kişi vefaat ettiyse Destekten Yoksun Kalma Tazminatı

4- Zorunlu Trafik Sigortasının tazmin edeceği kaza nedeni ile yaralanma, malul kalma hallerinde Meslekte Kazanma Gücü Kaybı, kişi vefaat ettiyse Destekten Yoksun Kalma Tazminatı şeklinde sıralanabilir.

HESAP NASIL YAPILIYOR

Bedeni zarar tazminatları (Kalıcı/Geçici işgöremezlik) , aktüeryal tekniklere uygun olarak hesaplanır.  Destekten yoksun kalma tazminatı hesaplaması ise (ölüm nedeni ile tazminatlar) vefat eden ve destekten yoksun kalan kişilerin yaşları, beklenen ömrü, gelir seviyesi ve enflasyon gibi birçok kriter dikkate alınarak gerçekleştirilir. Daimi maluliyet durumunda ise yine aynı kriterler, maluliyet oranı ile birlikte değerlendirilir. Vefat durumunda hesaplama, vefat eden kişi eğer yaşasaydı geride kalanlara sağlayacağı maddi desteğin süresi ve tutarı temel alınarak gerçekleştirilir. Maddi desteğin süresi, kişinin beklenen ömrüne bağlı olarak aktüer tarafından belirlenir. Gelir seviyesi ise belgelendirilen ve son kazanılan ücret temel alınarak hesaplamaya dahil edilir. Gelire ilişkin belge sunulamaması durumunda ise hesaplamada asgari ücret dikkate alınır. Fakat yukarıda da söylendiği üzere tüm bu hesaplamalar olasılık üzerine yapılmaktadır.

SİGORTA ŞİRKETİNİN HESABI İLE BİLİRKİŞİNİN HESABI ARASINDA FARK VARMI DIR ?

Evet tutar olarak hesaplamalar arasında farklar vardır. Yargıtay’ın belirlediği tazminat hesaplamaları ile sigorta şirketi kayıtlı aktüerlerin hesapladığı tazminatlar tutarları arasında genellikle ciddi farklar bulunmaktadır ( Yargıtay’ca belirlenen ve mahkemelerde kabul edilen hesap yönetimine göre hesaplanan tazminatlar genelde tutarsal olarak yüksek olmaktadır), bu farkın sigorta şirketlerinin kullandığı varsayımların (aktüer hesap varsayım ve katsayıları) genelde zarar görenin lehine olacak şekilde dizayn edilmemesinden kaynaklanmaktadır. Bu bakımdan her iki tazminat hesap sonuçlarının karşılaştırılmasında fayda bulunmaktadır.

İÇ DENETİM STANDARTLARI: NEDEN ÖNEMLİDİR?

Günümüzün iş ortamında, etkili ve etkin bir iç denetim fonksiyonuna sahip olmak gerçek bir gerekliliktir. İç denetim, etkin kurumsal yönetişimin temel köşe taşları arasındadır.
İç denetimin misyonu, paydaşlara risk-bazlı ve objektif güvence, tavsiye ve öneriler ve içgörü sağlayarak kurumsal değeri korumak ve geliştirmektir. Genellikle bir denetim komitesinin gözetimi altında, iç denetçiler, kurumun prosesleri, operasyonları ve hedeflerini gözden geçirirler ve üst yönetime ve yönetim kuruluna kritik konularda bilgiye dayanan kararlar verebilmeleri için gereken bilgileri sağlarlar. İç denetim iyi bir kurumsal sağlık için yaşamsal öneme sahip olduğundan dolayı, yönetim kurulunun olmazsa olmaz sorumluluklarından biri de iç denetçilerin işlerini iyi yapmalarını sağlamaktır. Fakat bir yönetim kurulu iç denetçilerin kuruma etkin ve etkili bir biçimde hizmet etmelerini nasıl sağlayabilir? Bu sorunun yanıtı, İç Denetim Mesleki Uygulamaları İçin Uluslararası Standartlarda (“Standartlar”) bulunmaktadır. IIA’nın yayımladığı Standartlar, bir kurumun iç denetçilerinin temel hizmetlerini zamanında, maliyet-etkin bir tarzda, istikrarlı ve doğru biçimde vermelerini sağlamak için gereken temel mekanizmayı inşa etmektedir. “Standartlar, iç denetçilere, örneğin bir denetim için hazırlanmak ve denetimi gerçekleştirmek de dahil
işlerini planlamaları ve uygulamaları konusunda bir pusula vermektedir,” diyor PKMiller Risk Consulting, LLP’nin başkanı, emekli Deloitte ortağı ve Uluslararası İç
Denetim Standartları Kurulu’nun (IIASB) şimdiki başkanı olan Patty Miller, CIA, QIAL, CRMA, CPA, CISA. Miller’a göre, Standartlar, iç denetçilerin asgari kabul edilebilir
performans düzeyleri belirleyerek kurumlarının operasyonlarını geliştirmelerine ve kurumlarına değer katmalarına yardımcı olmaktadır. Standartlar, aynı zamanda:
■ Geniş kapsamlı bir katma değerli iç denetim yapmak için uygun bir çerçeve sunmakta;
■ İç denetim pratiğini temsil eden temel prensipleri çizmekte;
■ İç denetim performansının değerlendirilmesi için temel oluşturmakta ve
■ Kurumsal prosesler ve operasyonların geliştirilmesini teşvik etmektedir

Profesyonellik İçin Global Ka- bul Gören StandartlarStandartlar, tüm dünyada iç denetçiler için bir mihenktaşı olarak kabul edilmektedir ve üç düzineden daha fazla resmen izin verilmiş çevirileri vardır. Bazı ülkelerde ulusal mevzuata da dahil edilmişlerdir. IIASB tarafından geliştirilen ve güncellenen Standartlar, tüm dünyada iç denetçiler, paydaşlar, akademisyenler
ve diğer konu uzmanlarından oluşan çok daha geniş bir grubun görüş ve fikirlerini temsil etmektedirler. IIASB, teklif edilen değişiklikleri çıkartmadan ve yayımlamadan önce kapsamlı danışma ve tartışmalar yapmaktadır ve bu teklif edilen değişiklikler ancak ve sadece değişiklik taslağı asgari 90 günlük bir “taslak metni görüş ve önerilere açma” süresi boyunca kamuoyunun görüş ve önerilerine açıldıktan sonra yapılabilir. Daha sonra, teklif edilen değişikliklerin IIASB tarafından onaylanması gerekir. Ayrıca, IIA Yönetim Kurulu tarafından tayin edilmiş bir gözetim organı olan Uluslararası Mesleki Uygulamalar Çerçevesi Gözetim Konseyi (IPPFOC), Standartların küçük ya da büyük, özel ya da kamu sektöründen herhangi bir kurum veya örgüt tarafından kullanılmaya uygun olmasını sağlamak için standart belirleme sürecinin zorluklarını ve kesinliğini değerlendirir ve bu konuda görüş ve öneriler sunar. Sonuç, herhangi bir iş ortamı için yeterince esnek, fakat aynı zamanda yönetim kurulu üyelerine aldıkları iç denetim hizmetinin kalitesi hakkında gerekli güvenceyi vermek için yeterince kesin ve kati bir kılavuzlar setidir. Bilgiye Dayanan Kararlar Alabilmek İçin Güvenilir Bilgilendirme Standartlar, iç denetimin hizmetlerine bel bağlayan ve bu hizmetleri kullananlar için kilit önemi haizdir. “Yönetim kurulları, iç denetim biriminin Standartlara uygun faaliyet göstermesi yönünde bir beklenti tesis etmelidirler,” diyor Miller. Böylece, yönetim kurulları, iç denetim birimini değerlendirmek için Standartları kullanabilirler. Standartlar, kurumların en azından her beş yılda bir Standartlara uyumun değerlendirilmesini de içeren bir bağımsız dış kalite değerlendirmesi yaptırmalarını gerektirmektedir. Bir değerlendirmenin başarıyla tamamlanması, iç denetçilerin faaliyetleri ve işlerinin Standartlara uygun bir biçimde yapıldığını ifade etmelerine ve böylece, yönetim kuruluna ve denetim komitesine iç denetim biriminin mesleki yetkinliği ve uzmanlığı hakkında bir güvence sağlamalarına olanak sağlar.

Uyamamak: Neler Yanlış Gidebilir?
İç denetim, bir kurumun hedeflerine ulaşmasını engelleyebilecek risklerin tespit edilmesi ve tanımlanmasını, kurum liderlerinin bu riskler hakkında bilgi sahibi olmasına yardımcı olunmasını ve risklerin kabul edilebilir bir seviyeye indirilmesinde yardımcı olacak iyileştirmelerin proaktif bir şekilde tavsiye edilmesini içeren ve kapsayan karmaşık bir görevdir. Standartlar, iç denetçilerin temel görevlerini sürekli olarak etkin bir biçimde yerine getirmelerinin sağlanmasına yardımcı olurlar. “En büyük sorun yanlış ve yanıltıcı güvencelerdir,” diyor Miller, “özellikle denetçiler bir denetimde bir şeyleri kaçırırlarsa ve aslında durum bunun tam tersi olmasına rağmen süreçlerin iyi kontrol edildiği ve yönetildiği sonucuna varırlarsa. İç denetim işlevi Standartlara göre yerine getirilmediği takdirde, önemli riskler göz ardı edilebilir.” Sonuç olarak, iş fırsatları kaçırılabilir ve kurumun belirlediği amaçlarına ulaşamaması riski artabilir. Daha az yaygın olan bir durum da, iç denetçiler Standartlara uymadıkları takdirde, yönetim kurullarının daha fazla sorumlulukla yüz yüze kalmalarıdır. Örneğin, Standartlar, iç denetim yöneticisinin (CAE) iç denetim tavsiyelerinin yönetim tarafından etkin bir biçimde uygulanmasını ya da kurumun eyleme geçmeme riskini anlamasını ve kabul etmesini sağlamak ve izlemek amacına yönelik bir süreç kurmasını gerektirir ve öngörürler. Bu kural, yönetim kurulunun sorumluluğunun sınırlandırılması için hayati önemi haiz olabilir. Devam eden bir suiistimal eyleminin yönetim kuruluna bildirildiği, fakat hiç kimsenin problemin tatmin edici bir biçimde ele alınmasını sağlamak için durumu izlemediği bir durumun potansiyel sonuçlarını düşünün. Problemin yönetim kuruluna bildirilmesi, fakat gereken uygun düzeltici tedbirlerin alınmasının sağlanmaması yönetim kuruluna yönelik ihmal suçlamaları için kapıyı açabilir. Öte yandan, bir iç denetim birimi görev ve işlerini Standartlara uygun olarak ifa ettiğinde, iç denetçiler risk yönetimi, kontrolü ve yönetişimi süreçlerinin değerlendirilmesi ve geliştirilmesi için sistematik ve disiplinli bir yaklaşım getirerek kurumlarının hedef ve amaçlarına ulaşmasında yardımcı olabilirler İlk bakışta, iç denetim standartları karmaşık ve gizemli görünebilir. Fakat bu standartları anlayan yönetim kurulu üyeleri güvene dayanan görevlerini ifa etmek için daha iyi bir pozisyonda olacaklar ve iç denetçilerin sundukları hizmetlerden istifade edebileceklerdir. Standartlara uyumları hakkında iç denetçilerinizle son zamanlarda konuşmadıysanız, bu konuyu gelecek denetim komitesi veya yönetim kurulu toplantısının gündemine koymak isteyebilirsiniz.